İngiliz yazar Barbara Nadel, roman kahramanı Çetin İkmen’in izinde İstanbul’un tarihi sokaklarında bir gece yürüyüşü gerçekleştirdi. Guardian için yazdığı makalesinde, Tarihi Yarımada’nın büyülü atmosferini İngiliz okurlara tanıttı.
Guardian gazetesi için kaleme aldığı son makalesinde, İngiliz yazar Barbara Nadel, roman kahramanı Başkomiser Çetin İkmen’in gözünden İstanbul’un tarihi sokaklarında unutulmaz bir gece yürüyüşüne çıktı. Bu gezi, İstanbul’un turistik cazibesini ve kültürel zenginliğini gözler önüne sererek, ülke turizmimiz açısından önemli bir tanıtım imkanı sundu.
Barbara Nadel, polisiye roman dünyasında İstanbul’u merkezi konumuna yerleştiren “İstanbul Tespitleri” serisiyle İngiltere’de geniş bir okur kitlesi edinmiş, Türkiye’de de hızla popülerleşen bir yazar. Çetin İkmen adlı başkomiser karakteri, Nadel’in hem İstanbul’a olan hayranlığını hem de şehrin tarihini ve derinliklerini keşfetmeye yönelik ilgisini yansıtıyor. Çetin İkmen, sıradan bir dedektiften fazlası; şehrin kadim sırlarına duyduğu derin merak ve şehirle bütünleşmiş mizacı, onu polisiyede farklı bir yere taşıyor. İkmen karakteriyle tanıdığımız İstanbul, Nadel’in son Guardian makalesiyle de adeta bir turistik cazibe merkezi olarak İngiltere’deki okurların ilgisini çekiyor.
Gecenin karanlığında tarihi yarımada’da bir yürüyüş
İstanbul’da Kasım ayının soğuk bir gecesinde başlayan bu unutulmaz yürüyüş, Nadel’in romanlarında da sıkça bahsettiği Tarihi Yarımada’da, Ticarethane Sokak’ta başlıyor. Nadel, şehrin gece yarısında gizlenen atmosferine tanıklık etmek için kahvesini ve geleneksel sahlepini yudumlayarak, Çetin İkmen gibi görünmeden ilerliyor. Bu sokaklar, sadece İkmen’in yaşadığı yer olarak değil, aynı zamanda Ayasofya, Topkapı Sarayı, Hipodrom gibi İstanbul’un en önemli turistik yapılarının bulunduğu bölge olarak da dikkat çekiyor.
Guardian’a yazdığı makalesinde, Nadel, Divan Yolu boyunca Osmanlı hanedan mezarlarının bulunduğu köşede duraklayarak Sultan Abdülaziz’in hayalini görmeyi umduğunu anlatıyor. Osmanlı tarihiyle iç içe geçmiş bu durak, İngiliz okurlar için İstanbul’un tarihi dokusuna yönelik bir keşif fırsatı yaratıyor. Nadel’in makalesiyle, bu alanın gizemli atmosferi ve zengin geçmişi İngiliz turistik kesimine adeta bir davet niteliği taşıyor. Türkiye için ise bu tür yazılar, tarih ve kültür turizminin gelişimi açısından büyük bir fırsat sunuyor.
Hipodrom’un hayalet yarışçıları ve Bizans anıları
Nadel, Bizans İmparatorluğu’nun izlerini takip etmek için Hipodrom Meydanı’na varıyor. İmparator Septimius Severus tarafından M.S. 203 yılında inşa edilen ve daha sonra Bizans İmparatoru Büyük Konstantin tarafından genişletilen bu meydan, geçmişte kanlı araba yarışlarına ev sahipliği yapmış. İngiliz yazar, gece yarısı burada at arabalarının hayaletlerini görmeyi umarak bir an için gözlerini kapatıyor. Bizans’ın ünlü Yeşiller ve Maviler arasındaki kanlı mücadelelerin yankılarını dinleyerek İstanbul’un tarih dolu atmosferini tüm gerçekliğiyle İngiliz okurlara aktarıyor.
Bu tür hikâyeler, İngiliz okurların ilgisini İstanbul’a çekerken, Türkiye’nin kültür turizmine de büyük katkı sağlıyor. Ziyaretçiler için Hipodrom’un tarihi önemi ve geçmişe dayalı hikayelerle dolu bu atmosfer, şehre olan ilgiyi daha da artırıyor.
Ayasofya ve sonsuz bir efsane
Nadel’in rotasında son duraklardan biri de efsanelerin merkezindeki Ayasofya. İstanbul’un kalbindeki bu kutsal yapı, Bizans döneminde kilise olarak inşa edilmiş, Osmanlı döneminde camiye dönüştürülmüş ve yakın tarihte tekrar ibadete açılmış olan, 17 yüzyılı aşkın bir süredir varlığını koruyan bir simge. Nadel, makalesinde, Ayasofya’nın mistik tarihini İngiliz okurlarına aktarırken, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiği geceye dair efsanelere de yer veriyor. Rivayete göre, Bizans rahipleri Ayasofya’nın duvarlarına karışarak gelecekte Bizans’ın yeniden canlanmasını beklemek üzere “kaybolmuş” durumda. Bu tür efsaneler, özellikle yabancı turistlerin ilgisini çekerken, Türkiye’ye olan ilgiyi artırıyor.
Nadel’in kaleme aldığı bu gece yürüyüşü, İngiliz okurları İstanbul’un derin tarihine ve büyüleyici atmosferine çekerken, Türkiye’nin kültürel ve tarihi turizm potansiyelini de gözler önüne seriyor. İstanbul’un mistik yüzü, Guardian gibi saygın bir gazete aracılığıyla dünya okurlarına sunulmuş oluyor.
Bu tür içerikler, İstanbul’un sadece bir tatil destinasyonu değil, aynı zamanda efsaneleri, gizemli yapıları ve tarihi derinlikleri ile bir kültür hazinesi olarak tanıtılmasına büyük katkı sağlıyor. Nadel’in Çetin İkmen’le kurduğu bağ sayesinde, İstanbul’un sokakları bir dedektifin gözünden İngiliz okurlara tanıtılıyor ve şehrin tarihine duyulan hayranlığı paylaşan turistlerin ilgisini artırıyor.