Demokrasimizin geleceği, kentlerimizde şekillenecek
HAZAL Ilgın Bahçeci Başarmak’tan TÜRKİYE’DE KENTLERİN DEMOKRASİ TARİHİ. Günümüzde kentlerin devasa ihtiyaçlarının karşılanması sürecinde kent yönetimlerinden daha çok, uluslararası örgütlü güçler olan sermaye tekelleri karşımıza çıkıyor. Üstelik gündelik hayatlarımızın başrolünde bulunan kentsel mekanlar her geçen gün daha fazla yaşanabilecek yerler olmaktan çıkıyor; her biri gözlerimizin önünde sosyal adaletten son derece uzak, birer yoksunluk ve yoksulluk yuvasına dönüşüyor. Kent sakinleri olarak bizler, bu süreci sadece çaresiz bir biçimde izliyoruz ve hatta her birimiz, yaşadığımız kentlerle birlikte dönüşüyoruz: Tek tipleşiyor, kimliksizleşiyor, yaşadığımız yere yabancılaşıyor ve hissizleşiyoruz… Tarihsel süreçte siyasi yönden örgütlenmiş toplumun karşılığı olan devletin kurulabilmesi, her dönemde ve rejimde kentlerin varlığına bağlı olmuştur. Demokrasinin geleceği ve kentlerin geleceği de birbirine bağlıdır. Demokrasimizin geleceği, kentlerimizde şekillenecektir. 521 SAYFA. (İMGE KİTABEVİ)
Eski insanların izini sürmek, onları yaşatmak
YAĞIZ Gönüler’den HAFIZA KAYDI. Hayat, insanlar, kitaplar üzerine denemeler. Yaşadığımız topraklar dünüyle bugünüyle bizlere çok şeyler vadediyor. Eski (mez) insanların izini sürmek, onların yazdıklarından ve yaşadıklarından kendimize pratikler çıkarmak, dünü bugüne ve bugünü yarına bağlamak, Tanpınar’dan ilhamla söyleyecek olursak “Değişerek devam etmek ve devam ederek değişmek” her zaman mümkün. Yeter ki birileri “Başka şeylerle” ilgilensin, “Başka şeyler” okusun. Raflarda tozlanmış kitapları yeniden ortaya çıkarsın, kimsenin dikkatini çekmeyen asil konuları yeniden yorumlasın, tüm ciddiyetiyle para etmeyen ama mana yüklü işlerle yaşama anlam üstüne anlam katsın. Hem kendine hem civarına bahtiyarlık sunsun, huzur aşılasın, şevk versin. Neden olmasın? 280 SAYFA. (PROFİL KİTAP)
Dünyadan elini eteğini çekmeye hazırlanıyor
PAUL Auster’den BAUMGARTNER. Neden bazı anıları hatırlar, bazılarını unuturuz? Sevgili eşi Anna’nın ölümü sonrasında büyük üzüntü yaşayan yetmiş bir yaşındaki felsefe profesörü Baumgartner’ın emekliliğe ve dünyadan elini eteğini çekmeye hazırlanışını konu ediyor. Roman, Baumgartner ile Anna’nın 1968’deki parasız öğrencilik yıllarında New York’ta bir yandan çalışarak diğer yandan yazarak geçirdikleri günlerin anılarıyla başlıyor, sonraki kırk yılı aşkın sürede yaşadıkları mutlu evliliklerini anlatıyor. 168 SAYFA. (CAN YAYINLARI)
Trajik ve son derece düşündürücü bir öykü
YELDA Kırçuval’tan DUYUSUZLAR. Görmezden geldiğin her şey, tam da şu an geleceğini inşa ediyor. Görmek, duymak, tatmak, koklamak ve hissetmek… İnsanoğlunun yönetme ve geliştirme kabiliyetine sahip olduğu üstün niteliklerinden sayılan beş duyu… Ne var ki artık hepsi köreldi hatta çoğunda hiçbiri çalışmıyor bile. Yazar romanında, hayatın içinden kahramanların, suyun kaynamakta olduğunu hissedene kadar öldüğünü fark edemeyen kurbağalara nasıl dönüştüklerinin trajik ve son derece düşündürücü öyküsüdür. 168 SAYFA. (DESTEK YAYINLARI)
Yazarın zengin evreninden benzersiz öyküler
CİHAT BURAK’tan CARDONLAR. “Akşamın gelişini içimin ezilmesinden anlardım…” Ferit Edgü’nün, “Ben onun kişiliğini resimde bulduğuna ve kendisini resimde başarıyla ifade ettiğine inanan biriyim. Oysa okuduklarım, nasıl söyleyeyim, sanki resimlerine bir eklemeydi” diye değerlendirdiği Cardonlar’da, mimar-ressam yazarın 1940-1976 yılları arasında kaleme aldığı öyküler bir araya geliyor. Yazarın resimlerindeki fantastik dünyadan çıkıp sokakların, hayatların damarlarına yerleşen Cardonlar, geldikleri yeraltının havasını delice bir neş’e içinde cızık cızık bağırarak konaklara, nar ağaçlı bahçelere, meyhanelere taşıyorlar. Yazarın zengin evreninden benzersiz öyküler. Cardonlar eski zamanlarda yaşamış insanların mirasçıları gibi! 184 SAYFA. (EVEREST YAYINLARI)
‘Yaşama umudu, neşe vermeli insana…’
MEMDUH Şevket Esendal’dan MENDİL ALTINDA- Modern Türk Edebiyatı Klasikleri 47. “Ben insanlara yaşamak için ümit, kuvvet ve neşe veren yazılardan hoşlanırım. İnsanları yunmuş mutfak paçavrasına çeviren ve ‘yeise’ düşüren yazılardan hoşlanmam. Zaten tam bir refah içinde, huzur içinde yaşamıyoruz. Bir de karanlık, kötü şeylerden bahsederlerse bize, onları okursak… Bu, insanları bir havana koyup ezmeye benzer. Halbuki insanların içinde bir umut olmalı. Yaşama umudu, neşe vermeli insana okudukları…” Avni Hurufi Efendi El Malının Tasası İki Ziyaret Rüya Nasıl Çıktı? Ana Baba Şair Tavafi Haşmet Gülkokan Keleş Hasta Gevenli Hacı Mendil Altında Feminist Düğün Müdürün Züğürdü Karga Yavrusu Kızımız Gül Hanım’ın Annesi Sinema Kaçırdık mı? Kuvvetli Hükümet Saide Dursunhacı Celile İhtiyarlık Hayat Ne Tatlı. 224 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)