Almanya’da yapılan yeni bir araştırma, uzun süre hava kirliliğine maruz kalan insanların daha ağır Kovid-19 semptomları yaşadığını gösterdi. Ülkedeki her ilçenin hava kirliliği verilerini inceleyen uzmanlar, aynı zamanda, hava kirliliği yüksek olan bölgelerde Kovid-19 nedeniyle daha fazla ölüm yaşandığını gösterdi. Bilim insanları pandeminin bitmesinin Kovid-19’a ilişkin sağlık sorunları ile diğer hastalıkların son bulacağı anlamına gelmediği konusunda uyardı.
Yeni bir araştırma Kovid-19’a yakalanan kişilerin, uzun süre hava kirliliğine maruz kalmaları durumunda ciddi semptomlar yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu gösterdi.
Almanya’da yapılan çalışma, havada azot dioksitin yüksek seviyelerinin olduğu yerlerde yaşayan insanların, Covid-19’a yakalandıktan sonra yoğun bakım ünitelerine veya mekanik ventilasyona ihtiyaç duyma olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldu.
Çalışmanın yazarlarının bildirdiğine göre, fosil yakıtlar yakıldığında atmosfere azot dioksit salınıyor. Bu gaz, özellikle, kalbin içini ve kan damarlarını kaplayan ince bir zar oluşturan endotel hücrelerine zarar veriyor. Ardından, solunan nefesten bir kişinin kanına oksijen transferini engelliyor.
Büyük bir eğitim hastanesi olan Universitätsmedizin Berlin’den Susanne Koch tarafından yönetilen Alman araştırmacılardan oluşan ekip, “Sonuçlarımız, uzun süreli azot dioksite maruz kalma ile Kovid-19 ölüm ve Kovid-19 insidans oranı arasında pozitif bir ilişki olduğunu gösteriyor” dedi.
ALMANYA’DAKİ HER İLÇE İNCELENDİ
Bilim insanları, daha önce Kovid-19 ve hava kirliliği arasında bağlantı kurmuştu, ancak çok az çalışma özellikle şiddetli olan vakalara veya hastalıktan etkilenenlerde altta yatan sağlık koşullarına odaklandı.
Koch ve ekibi, Almanya’daki her ilçe için ortalama azot dioksit seviyelerini hesaplamak için hava kirliliği verilerini kullandı. En yüksek oran Frankfurt’ta, en düşük oran ise Thüringen’deki küçük bir ilçe olan Suhl’da görüldü.
Grup ayrıca, Alman hastanelerinde 2020’de bir ay boyunca yoğun bakım tedavisine ve mekanik ventilasyona ihtiyaç duyan Kovid-19 hastalarının sayısıyla ilgili verileri de inceledi. Bu rakamlar, önceden var olan sağlık koşulları gibi diğer faktörlere göre ayarlandı.
Ekip, sonuçlarını analiz ettikten sonra, en düşük uzun süreli nitrojen dioksit maruziyetine sahip 10 ilçenin her birinde Kovid-19 hastaları için ortalama 28 yoğun bakım yatağı ve 19 ventilatöre ihtiyaç olduğunu bildirdi. En yüksek uzun vadeli maruziyete sahip 10 ilçede ise ihtiyaç 144 yoğun bakım yatağı ve 102 ventilatöre ihtiyaç duyulduğu görüldü.
ACE-2 HÜCRELERİ HAKKINDA
Öte yandan, koronavirüsü bir kişiyi enfekte ettikten sonra hücrelere girdiğinde Ace-2 reseptörüne bağlandığı biliniyor. Bu reseptörün birçok önemli rolü bulunuyor. Bunlardan ilki, vücudun iltihabı artıran bir protein olan anjiyotensin II seviyelerini düzenlemesine yardımcı olmayı içeriyor. Başka bir deyişle, Ace-2, enflamasyonu frenlemeye yardımcı oluyor.
Ancak, koronavirüsü Ace-2’ye bağlandığında bu durum gerçekleşmiyor. Hava kirliliğinin anjiyotensin II üzerinde benzer bir kontrol salınımına neden olduğu da biliniyor. Ekip, bu nedenle Kovid ve uzun süreli hava kirliliğine maruz kalma kombinasyonunun daha şiddetli inflamasyona, daha şiddetli Kovid-19’a ve daha fazla yoğun bakım ve mekanik ventilasyon ihtiyacına yol açacağını savundu.
PANDEMİNİN BİTMESİ SAĞLIK SORUNLARININ BİTECEĞİ ANLAMINA GELMİYOR
Koch sözlerini şöyle tamamladı: “Hava kirliliğine maruz kalma, kalp krizi, felç, astım ve akciğer kanseri dahil olmak üzere onlarca sağlık problemine neden olabilir. Kovid-19 pandemisi sona erdikten çok sonra sağlığa zarar vermeye devam edecektir.
Hava kalitesini iyileştirmek için yenilenebilir enerjiye, temiz ulaşıma ve sürdürülebilir tarıma acilen geçiş gerekiyor. Emisyonları azaltmak sadece iklim krizini sınırlamaya yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda dünyanın her yerindeki insanların sağlığını ve yaşam kalitesini iyileştirecek” değerlendirmesinde bulundu.
Haber: NTV