Ahmet Hakan bugün kaleme aldığı ‘sanatçılar’ başlıklı yazısında “Sanatçı da seçmendir, vatandaştır. Tabii ki tutumunu açıklar. Tabii ki kimi destekliyorsa söyler. Hatta desteklediği taraf için militan gibi de davranabilir. Aktivizm yapar. Yeter ki Mustafa Sandal gibi başka partinin miting fotoğrafını, kendi partisinin miting fotoğrafı gibi yaymasın. Yanlışlıkla yaydığında da çıkıp bir özür dilemesini bilsin” dedi.
Ahmet Hakan, sanatçıların siyasi duruşlarına dair açıklama yapmaları konusunu değerlendirdi ve şunları ifade etti:
“Her sanatçı, tarafını açıklar. Ama sanatçının CHP’den yana tavır alma zorunluluğu yok. Muazzez Ersoy tarafını açıklayınca auvv… Şahan Gökbakar CHP’li milletvekili gibi haftalardır yalın kılıç mücadele verince alkış… İşte bu olmaz. Sanatçı, CHP’den yana tavır alınca makbul sanatçı olacak, AK Parti’den yana tavır alınca her türlü sövgüye layık sanatçı olacak. Bu kabul edilemez. Konuyu, “İktidarı desteklemekle muhalefeti desteklemek aynı şey değil” cümlesiyle açıklamak da artık pek mümkün değil. Mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin imkânları, sekiz bakanlığın imkânlarına bedel. Orası da önemli bir iktidar odağı. Yani iktidara verilen desteğin getirisi olduğu kadar, İmamoğlu’na verilen desteğin de getirisi olabilir. Bu nedenle, “Yalakalık sadece iktidara yapılır, muhalefete değil” görüşünün de çok bir anlamı kalmadı. Ayrıca “Sanatçı dediğin muhalif olur” sözüne de fazla yaslanmamak lazım. O sözle kastedilen muhaliflik, sistem muhalifliğidir. Ta en baştan beri sistemin muhalifi olmayı seçmiş protest sanatçıları istisna tutmak koşuluyla soruyorum: Mustafa Sandal, hangi sistemin muhalifi? Kadir Çöpdemir’in hangi sistemle sorunu var? Elçin Sangu’dan bir sistem eleştirisi duyduk mu şimdiye kadar? Cem Yılmaz’a tarafını açıklamak mubah da Alişan’a niye mubah değil? Sinan Akçıl eliyle kalp işareti yapmadı diye, niye kınanmayı hak etsin? Manga’nın solisti Togg’un direksiyonunda poz verince neden taşlansın? Ayıp değil mi?”