İngiltere’deki Türkiyeli toplumun kanaat önderlerinden Avukat Yaşar Doğan, İngiltere hükümetinin Corona virüs kısıtlamaları nedeniyle açıkladığı yardım paketleri hakkındaki son güncellemeleri değerlendirdi “Açıklanan tarihlerin dışında kalanlara ayırımcılık mı yapılıyor? Mağdur vatandaşlar için hangi girişimlerde bulunuldu? Yardım paketi dışında kalanlar sosyal yardımlardan faydalanırsa vizeleri etkilenir mi? Yeni bir güncelleme gelecek mi? Yardım alamayan vatandaşlar hukuk yoluna başvurabilir mi?” Göçmenlik ve Vatandaşlık Hukuku uzmanı Avukat Yaşar Doğan, akıllardaki tüm soru işaretlerine yanıt verdi. Kendi Youtube kanalından yaptığı açıklamalarla İngiltere’deki Türkiyeli topluma bilgi veren ve yön gösteren Doğan londragundem.net’un sorularını samimiyetle cevapladı.
Taner Bildik: Hükümet’in açıkladığı ilk yardım paketinde ‘Ankara Anlaşmalılar’ın yararlanma şartı 29 Şubat’tan önce şirketlerini kurmuş olmalarıydı. Ancak yeni yapılan güncelleme ile 19 Mart’a çekildi tarih. Ancak Ocak – Şubat – Mart aylarında fatura kesmiş şirketler var. Ancak sigorta numaraları geç gelmiş. Bordroları geç verilmiş. Belirlenen tarihin dışında kalan fakat bu kendi insiyatifleri ile değil devletin kendilerine geç dönmesi nedeniyle mağdur olan vatandaşlar var. Yeni bir güncelleme olur mu?
Av.Yaşar Doğan: Tarihin Mart ayına çekilmesi tabii ki pozitif bir gelişmeydi. Böylece, çalışan veya şirket direktörü olan daha fazla insanın destek paketinden yararlanmalarının önü açılmış oldu. Ancak farklı birkaç kesim var. Tarihler tutsa da burada herkes işlerini limitet şirket olarak yürütmüyor. Serbest Meslek Sahibi (Sole trader) olarak iş yapanlar var. Bu kesimden olup da 2018-19 vergi yılında vergi beyanında bulunamamış olanlar hiçbir şekilde bu desteklerden faydalanamıyorlar. Böyle olağanüstü bir durumda insanlar arasında ayrım yapılmaması gerekir. Bunların kasıtlı olarak yapıldığına inanmıyorum. Sadece bu kesimle ilgili sorunlar kimsenin aklına gelmiyor.
“Maliye Bakanlığı,İçişleri Bakanlığı ve Göçmenlik Dairesi’ne yazdım…”
Taner Bildik: Bu anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı olmaz mı, böyle bir adaletsizlik. Sonuçta bu tarihlerden sonra şirket kuranlar da Corona virüs kısıtlamaları nedeniyle iş yapamıyorlar?
Av.Yaşar Doğan: Maliye Bakanlığı 330 milyar sterlinlik bir bütçe çıkartıyor. Burada bizim bahsettiğimiz gruba düşecek olan küçücük bir miktardır. O miktarı düşündüklerini, onu kısmaya çalıştıklarını ya da ayrımcılık yapmaya çalıştıklarını düşünmüyorum. Zaten Türk vatandaşları için ya da başka bir ülke vatandaşı için bu kural diyerek ayırmıyorlar. Siz İngiltere vatandaşı dahi olsanız eğer ilgili kriterleri karşılayamıyorsanız veya ilgili tarihlerin dışında kalıyorsanız bu yardımlardan faydalanamıyorsunuz. Dolayısıyla bir art niyet olduğunu tahmin etmiyorum.
Taner Bildik: Ne gibi girişimler yapıldı bu vatandaşlarımızın sesini duyurabilmek adına?
Av.Yaşar Doğan: Bu konuya ilgili departmanların dikkatini çekmek için yazışmalarda bulunduk. Ayşegül Yeşildağlar Hanımefendi bir girişim başlattı. Ben Maliye Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığına yazdım. Ayrıca Göçmenlik Dairesi’ne yazıp dikkat çekmeye çalıştım. Bu grubun varlığından haberdar etmeye çalıştık biz onları…
Taner Bildik: İngiliz vatandaşı ile Türkiyeli vatandaş aynı mağduriyeti mi yaşıyor yani?
Av.Yaşar Doğan: Bir İngiltere vatandaşıyla Türkiyeli vatandaş arasındaki fark ve sıkıntı şu; İngiltere vatandaşı bu devlet desteklerinden yararlanamıyorsa sosyal yardımlardan faydalanabilir. Ama Ankara Anlaşması’yla gelen Türk vatandaşlarının bu avantajı da yok. Sıkıntı aslında oradan kaynaklanıyor. Ne Corona virüs desteklerinden ne de sosyal yardımlardan faydalanabiliyorlar.
“Mağduriyeti çözeceklerini düşünüyorum”
Taner Bildik: Peki bu durumdaki mağdur vatandaşlara ne yapmalarını önerirsiniz? Sonuçta bu insanlar seslerini duyurmalı…
Av.Yaşar Doğan: Ben yayınladığım bilgilendirme videolarında da anlatmaya çalışıyorum. Bölge milletvekillerinize sesinizi duyurun diyorum. Bunun için İngiltere vatandaşı olmanız gerekmiyor. Böyle bir kampanyanın başlatılması gerekiyor. Ne kadar çok milletvekili bu durumdan haberdar olursa bu mağduriyetin daha çabuk Maliye ve İçişleri Bakanlığı’nın dikkatini çekeceğini ve mağduriyeti çözeceklerini düşünüyorum. Çünkü burada çok küçük bir gruptan bahsediyoruz. Ciddi rakamlardan bahsetmiyoruz.
Taner Bildik: Sizin öngörünüz yeni bir güncelleme geleceği yönünde mi?
Av.Yaşar Doğan: Güncelleme gelecektir gibi kesin bir ifade kullanmak istemem ama dikkatleri bir şekilde bu yöne çekilebilirse, burada bir hata olduğu, bir grubu ihmal ettikleri gösterilebilirse bir çözüm üretme ihtimali yüksek olur. Burada sadece Ankara Anlaşmalılar için bir güncelleme getirip bütün kriterleri değiştireceklerini sanmıyorum. Belki bu gruba has ayrı bir kategori oluşturulup ayrı bir paket çıkartılabilir. Devlet desteklerinden ve sosyal yardımlardan yararlanamayan insanlar için belki bir ayrı fon olabilir. Örneğin biz bu süreçte insanların vizelerini tehlikeye atmadan sosyal yardımlardan yararlanabilmeleri için ‘sosyal yardımlardan faydalanamaz’ kuralını esnetmelerini önerdik. Ya da Key Worker olarak çalışabilmelerinin önünü açmalarını istedik. İnsanlara çalışmaları için fırsat tanıyın dedik.
“Sosyal yardımlara başvuranlar geri çevrilmiyorlar ama…”
Taner Bildik: Buraya Ankara Anlaşmasıyla gelen vatandaşlar, anayasadaki eşitlik ilkesine göre kendilerinin mağdur edilmesinin yasaya uygun olmadığını düşünüyorlar. ‘Ben İngiltere’ye geliyorum. Bir iş kuruyorum ve şu kadar vergi ödemeyi size taahhüt ediyorum. Bu beyanıma istinaden de siz bana oturma ve çalışma izni veriyorsunuz. Normal şartlarda Bu taahhütleri yerine getiremezsem vizem uzatılmıyor. Şimdi bu Covit-19 kısıtlamaları yüzünden bu taahhütleri yerine getiremeyeceğim. Ancak burada kabahat benim değil’ diyorlar. Bu vatandaşlar ileride yaşadıkları zorluklar nedeniyle ayırımcılığa uğradıklarını iddia ederek hukuk yoluyla haklarını arayabilirler mi? Hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giderek haklarını arayabilecekleri konuşuluyor.
Av.Yaşar Doğan: Ben buna pek katılmıyorum. Burada ihmale uğramış vatandaşlarımız var maalesef. Ancak, az önce ifade ettiğim gibi, bu kasıtlı ve planlı bir tedbirin sonucu değil. Tabii ki insanlar kasıtlı olarak aç bırakılırlarsa o zaman temel insan haklarına istinaden ihlaller söz konusu olur. Durum henüz o dramatik seviyede değil. Türkiye ile Avrupa Birliği ve İngiltere arasındaki ikili anlaşmalara göre Türk vatandaşları sosyal yardımlardan faydalanabiliyorlar. Buradaki sıkıntı şu aslında: bu yardımlara başvurulursa geri çevrilmiyorlar ama bu yardımları alırlarsa daha sonra vizelerinin koşullarını ihlal ettikleri gerekçesiyle vize uzatma başvuruları ret olabilir. Buradaki korku bu. Ancak çok zor durumda kalan insanların mecburen sosyal yardımlardan faydalanma yoluna gitmeleri gerekir. Başvurdukları takdirde de yardımları çok yüksek ihtimalle alacaklardır. Ama bizim amacımız seslerini duyurup vizelerini tehlikeye atmadan gönül rahatlığıyla bu sosyal yardımlardan faydalanabilmelerini sağlamak. Bu nedenle bu kampanyayı sürdürmeye çalışıyoruz. İnsan hakları temelinde hukuk yoluna gidilebilmesi için başvurulmasına rağmen bu yardımların da sağlanmaması ve açlıkla baş başa bırakılmaları gerekir ki bu gerçekten insan haklarının ihlali anlamına gelir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmek için iç hukuk yollarının hepsinin tüketilmesi lazım.
“Milletvekillerine mektup göndermek en etkili yöntem”
Taner Bildik: Bu değerlendirmelerinizi okuyan vatandaşlar, seslerini duyurmak adına nereye başvurmalılar? Evlerine kapanan insanlar milletvekillerine seslerini nasıl duyuracaklar?
Av.Yaşar Doğan: Milletvekillerine ulaşılması aslında son derece kolay. Tüm milletvekillerinin e-mail adresleri basit bir Google taramasıyla çıkartılabilir. Herkes kendi yerel milletvekiline ulaşması için posta kodunu yazıp milletvekilinin detaylarına ulaşabilir. Bu konuyla ilgili e-mailler, mektuplar gittikçe bu durumun çözüleceğine inanıyorum. Ayrıca bu durumdan etkilenen veyahut vatandaşlık almış ve etkilenmeyen Türkiyeli vatandaşların birlikte hareket etmeleri ve yaşanan mağduriyete dikkat çekmeleri gerekir. Örneğin ben İngiltere vatandaşıyım. Ama bunu nasıl kendime dert ediniyorsam, diğer Türkiyeli vatandaşların da ‘Ben nasılsa bu desteklerden faydalanıyorum’ diyerek bu işe kayıtsız kalmamaları gerekir. Bu hepimizin başına gelebilir. İnsani duygularla etkilenen veya etkilenmeyen insanların birlikte hareket etmeleri gerekir. Teamüller gereği Hükümet milletvekillerine cevap vermek zorunda. Bu da kamuoyu oluşmasına neden olacaktır.