Ülke genelinde sıcaklıklar bu yıl mevsim normallerinin üzerinde seyretti.
Beklentinin oldukça altında kalan yağışlar nedeniyle de barajlardaki su seviyesi gün geçtikçe düşüyor.
Ülkenin bütün barajları kuraklık sinyalleri verirken; İstanbul, 2011 yılından bu yana en kötü tabloyu yaşıyor.
Uzmanlar, barajlarda su seviyelerinin düşmesiyle ortaya çıkacak bataklık ve küçük gölcüklerin sivrisinek larvalarının üremesi için uygun ortam oluşturacağını belirtti.
“ÖNÜMÜZDEKİ YAZ İÇİN BÜYÜK TEHLİKE”
İstanbul’da baraj doluluk oranının yüzde 20,93 ile son 10 yılın en düşük seviyelere gerilemesinin ardından uzmanlar uyarılarda bulundu.
Baraj sularının çekilmesi sonucunda ortaya çıkacak bataklık ve küçük gölcüklerin sivrisinek larvalarının yaşam alanı haline geleceğini söyleyen Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, şunları söyledi:
“Barajlarımız çok düşük bir seviyede. Umuyoruz ki bu böyle kalmayacak. Ancak yaza doğru bu seviyelerde olacak olursa, su çekildikten sonra ortaya çıkan düzlükler var. Bunlar az sulu bol çamurlu bölgeler. Buralar da sivrisineklerin üremesi için ideal yerler. Buralardaki su artık bir noktada taban suyu ya da can suyu dediğimiz su olduğu için kullanılmaz hale gelecek. Bu da sağlık riskli oluşturduğu için o barajlardan su çekilmeye son verilecek. Bundan dolayı da oralar da çok derin olmayan gölcükler halinde kalacak. İstanbul’un çevresinde bu gölcüklerin olması uzun vadede sivrisineklerin üremesine neden olacaktır. Maalesef o sivrisinekler doğamızda çok fazla görülmeyen Batı Nil Virüsü, Zika gibi hastalıkların biraz daha fazla doğamıza girmesine ve en sonunda da en büyük düşmanlarımızdan olan sıtmanın görülmesine neden olabilir. Bunların hepsi önümüzdeki yaz için büyük tehlikeler.”
“SİVRİSİNEK POPÜLASYONUNDA CİDDİ BİR ARTIŞLA KARŞI KARŞIYA KALIRIZ”
Hava sıcaklığının sıfırın altına düşmemesi nedeniyle larva ve sivrisinek sayısının artacağını belirten Prof. Dr. Kurnaz, “Sivrisinekler üremesi için sulu ortamlara ya da durgun su kenarlarına yumurtalarını bırakıyorlar. Ayrıca bu su kış boyunca buz tutmayacak olursa sivrisinekler kışı geçirebiliyorlar. Burada korkulacak senaryo İstanbul, İzmit, İzmir bu tür yerlerde sıcaklıkların sıfırın altına düşmemesi. Sıcaklıklar düşmezse bu yumurtalar kışı geçirirler, kışı geçirirlerse bu sivrisinekler mart ayından itibaren üremeye başlar. Bunlar üreyerek sezona başlayacak olursa sivrisinek popülasyonunda ciddi bir artışla karşı karşıya kalırız. Maalesef iklim değişikliği de bizleri o senaryoya sürüklüyor.
“DAHA ÖNCE GÖRMEDİĞİMİZ SİVRİSİNEK TÜRLERİNİ DAHA SIK GÖRMEYE BAŞLAYACAĞIZ”
İklim değişikliğine bağlı etkilerden dolayı gerek suların azalması gerek yağış rejimindeki değişikliklerden dolayı muhtemelen farklı canlılarla karşılaşmaya başlayacağız. İstanbul özelinde düşünecek olursak İstanbul’da daha önce görmediğimiz sivrisinek türlerini daha sık görmeye başlayacağız. Kuraklığa bağlı olarak mikro habitatların ortaya çıkması bu duruma neden olabilir. Normalde bir göl ekosistemi çok rahatlıkla kontrol altında tutulabilir. O bölgelere balık atılarak ya da farklı mücadele yöntemleriyle sivrisinek popülasyonu düşürülebilir. Göl ekosistemi ortadan kalkınca küçük küçük parça sular ortaya çıkıyor. Üzerinden beslenecek balıklar ya da biyolojik etmenler üzerinden kalkacak ve o küçük birikintiler larvalar için çok daha uygun üreme alanı haline gelecek. Eğer bunlar düzgün takip edilmezse çıkan sivrisinek türleri Batı Nil Virüsü ve Zika gibi hastalıkların taşıyıcısı haline gelecek.” ifadelerini kullandı.