Geçen yıl köyde ramazan davulcusu bulamayan muhtar, durumu Zuhal Erol ile paylaştı.
Eşinin “O erkek işi”, “Sen yapamazsın” gibi söylemlerine rağmen ramazan davulcusu geleneğini sürdürmek için gönüllü olarak bu işi yapabileceğini belirten Erol, vatandaşları sahura kaldırıyor.
Günün aydınlanmasıyla hayvanlarına yem vererek ve sağım yaparak mesaisine başlayan Erol, ardından tavuklarının kümesine giderek yumurtaları topladıktan sonra mandalarını biberon ile besliyor.
Daha sonra karalastikleri ile ineklerini otlatmak için çayıra giden Erol, burada zaman zaman yanık sesiyle türküler seslendiriyor.
Erol, akşam saatlerinde yeniden evinin yolunu tutuyor, hayvanlarının gerekli bakımlarının ardından iftar için hazırlıklarını yapıyor.
Sahur vaktinden biraz önce uyanan Erol, eşiyle sahurunu yaptıktan sonra köyünün sokaklarında davulu ile maniler seslendirerek vatandaşları oruca kaldırıyor.
“Sağlığım bozulmazsa bu işi her sene sürdüreceğim”
Erol, her gece sahur vakti ayrı bir heyecan ve umutla vatandaşları uyandırdığını söyledi.
Ramazan davulculuğunu iki yıldır severek yaptığını bildiren Erol, sahur vakti bir evin ışığının yanması ve bir vatandaşın balkona veya cama çıkarak selam vermesinin kendisine ayrı bir heyecan kattığını ifade etti.
Sağlığı el verdiği sürece görevini sürdüreceğini dile getiren Erol, “2 yıldır davul çalıyorum. Köyümüzdeki büyüklerimiz bana ‘Aferin kızım sen bu işi yaparsın’, ‘sen bu işi halledersin’, ‘senin elinden bir şey kurtulmaz’ diyorlar. Bu da beni motive ediyor. Eğer sağlığım bozulmazsa bu işi her sene sürdüreceğim.” dedi.
Erol, işini severek yaparken zaman zaman soğuk hava, yağmur ve köpeklerin kendisini zorladığını belirtti.
Bu yıl geçen yıla göre daha tecrübeli olduğunu anlatan Erol, şöyle konuştu:
“Hiç tecrübem yoktu bu işte. İlk teklif geldiğinde muhtara da söylemiştim, ‘tecrübem yok’ diye. Eşim ilk başta karşı çıktı ama ben kabul ettim. Çok seviyorum mesleğimi. Kadınlar bir şey istediği zaman mutlaka başarır. Zaten zor geldiği zaman bu işi yapamazsın. Sahura saat 02.00’de kalkıyorum, yemeğimi yiyorum. 02.30’da bizim mahalleden başlayarak davulumu çalıyorum. Oradan köyü geziyorum. Kimisi dışarı çıkar sohbet ederiz, kimisi el sallar. Kalkıp da bir ışığın yanması benim için önemli. Hiçbir şeye değişmem o duyguyu. Seve seve çalıyorum, bu bende bir merak oldu. Geçen yıl da çaldım ama acemiydim. Bu sene usta oldum.”