Hatırla Sevgili, Elveda Rumeli, Hanımın Çiftliği gibi popüler dizilerdeki gizli soprano vokal sesiyle tanıdığımız Günay Acar, Elveda Rumeli dizisinde seslendirdiği, sözü ve müziği kendisine ait olan “Bekleyiş” adlı şarkıyı, 2020 Mart’ında tekli olarak dinleyicilerine sunmuştu. Karma bir albüm çalışması olan Hadi Asitanelioğlu Tangoları’nda “Aşk Sohbetleri” isimli eseri seslendiren Acar, son olarak söz ve müziği Özdemir Erdoğan’a ait olan “Pervane” adlı şarkıyı 2021’de Cem Adrian’la birlikte seslendirmişti.
Süper Star Ajda Pekkan başta olmak üzere Semiramis Pekkan, Emel Sayın, Seyyal Taner gibi birçok ünlü şarkıcı ve oyuncuya ses eğitmenliği ve vokal koçluğu yapan Günay Acar, antik aryaları Türk enstrümanları eşliğinde söylediği ilk solo albümünü DMC etiketiyle çıkardı. Günay Acar’la müzik serüvenini ve son albümü hakkında sohbet ettik.
- Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Ben soprano Günay Acar, İstanbul doğumluyum. Müzik hayatıma Ankara Çok Sesli Çocuk Korosu’nda başladım. Orada koro şefim, opera sanatına yatkın olduğumu görüp şan bölümüne girmem konusunda beni yönlendirdi. Böylece ses eğitimi dersleri almaya ve konservatuar sınavlarına hazırlanmaya başladım.
Bilkent Üniversitesi, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, Şan Bölümü’nü tam burslu olarak kazandım. Dünyaca ünlü soprano Suna Korad ve Dan Serbac’tan ses eğitimi aldı. Bilkent’te İngilizce hazırlıkta maruz kaldığım haksızlık nedeniyle hayatım tepetaklak oldu. Müzik Fakültesinde notlarım, 98-100 iken ve % 100 burslu olarak devam ederken İngilizce hazırlık yüzünden bursum kesildi ve ben okulu bırakmak zorunda kaldım. Ardından yılmadan sınavlara hazırlanmaya devam ettim. Burada anlatması bir roman kadar uzun olacak tatsızlıklar yaşadım, nihayetinde Ankara Üniversitesi’nin sınavını kazandım. Geç girdiğim bu üniversitede cebime, koro şefliğini, koro sanatçılığını, solistliği ve şan hocalığını koydum ve Ankara Üniversitesi’nden onur öğrencisi olarak mezun oldum. Mezun olduktan sonra Avusturya Feldkich Voralberger Landes Konseevatorium’da, “Konser Şarkıcılığı” yüksek lisansını kazandım ancak konsolosluktan öğrenci vizemi alamadığım okumaya gidemedim… Daha sonra alanımda kendimi geliştirmek için çeşitli master classlar’a katıldım…
Süregelen zaman içerisinde ses eğitmenliği yaptım. Konservatuvarlara, opera bölümlerine birincilikte öğrenci soktum. Çok sesli korolar, çocuk koroları, amatör şan toplulukları kurdum. Kadıköy Belediyesi’nde eğitmenlikler yaptım. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ders vermeye başladım. Son olarak şan çalışmış olduğum hocam merhum Bariton Sedat Öztoprak’tan sonra büyük gelişim gösterip alanımda emin adımlarla ilerlememe de kendisinin katkısı büyük olmuştur. Huzur içinde yatsın kıymetli hocamız, sanatçımız…
Yüksek lisansımı Okan Üniversitesi, Müzik Bölümü’nde “Ses Eğitiminin İnsan Duygu Durumu Üzerindeki Olumlu Etkisi” konulu özgün çalışmamla tamamladım. Dünyada ilk işlenen konu olarak akademik literatüre de girdiğini söyleyebiliriz.
Ülkemizin en kıymetli doktorlarından KBB uzmanı Prof.Dr. İsmail Koçak’a ait Dr.Voice Clinic’te ses eğitmeni, ses terapisti ve vokal koç olarak çalışmalarıma devam etmekteyim. İTÜ’den sonra Ajda Pekkan’la tanıştım, ardından da diğer sanatçılara eğitmenlik ve koçluk yapmaya başladım. Sanatçılığım, şarkıcılığım ve eğitmenliğime de özel olarak devam etmekteyim.
- Şimdi o zaman bu sanatçılarla yaptınız çalışmalara gelelim biraz. Ajda Pekkan zaten on yıllardır şarkı söyleyen birisi, siz Güney Acar olarak ona nasıl bir katkı sağlıyorsunuz?
Ajda Pekkan’ın yanı sıra, Emel Sayın, Seyyal Taner gibi isimlerle de çalışıyorum. Hepsi altyapısı çok iyi insanlar. Çok iyi, teknikleri var, ben onlara kondisyon sağlıyorum.
Ajda Pekkan zaten kendini ispatlamış, gerçekten süperstar biri. Eğitmeni olarak şunu söyleyemeyeyim ki işine duyduğu saygı, özveri, disiplini onu süper yapmış. Yeniliğe her zaman açık, gece gündüz dünyayı takip eden, inanılmaz vizyoner bir insan. Onun bu bakışı inanın bana da meslektaşlarıma da örnek olmalı diye düşünüyorum.
Yıllar boyunca, rahmetli Leyla Demiriş gibi operanın pedagoglarından çok değerli kişilerle çalışmış, çok önemli sanatçılar eğitmenliğini yapmış. Şu an tüylerim diken diken oluyor, Şehrazat Hanım’la bir gün konuşurken Ajda Hanım, “Günay Hoca’da rahmetli Leyla Hoca’yı görüyorum” dedi. Benim için onurdur tabii böylesine önemli bir sanatçıyla kıyaslanmak.
- Bu kadar duayen sanatçıyla çalışmak size de çok şey katmış olsa gerek.
Başta tevekkül etme, tekamül etme. Bunların hepsini sanırım onlarla yaşayarak fark ediyorum. Hani bazen deriz ya acıyı görünce ya benimki neymiş diye… Tabii ki de herkesin acısı kendine. Tanrı öyle bir yaratmış ki benim acımı siz kaldıramazsınız, sizin acınızı da ben kaldıramam. Ama mesleki alanda bu sanatçılarımızın yaşadıkları ya da tecrübe ettikleri ya da azmettikleri şeyler bana inanılmaz feyz oluyor diyebilirim. Zaten hayata onlar gibi bakan biriyim; kişisel olarak da onlarla inanılmaz bağdaşıyorum. Çünkü ben de işkoliğim, pes etmeyen bir yapıdayım. Bundan dolayı karşıma çıkan bu sanatçılar da karakterime yakın insanlar diyebilirim.
- Gelelim albümünüze… Sıra dışı bir albüm yaptınız. Biraz bu albümden söz eder misiniz?
Dizilerde, filmlerde, belgesellerde ve reklamlarda soprano vokal alarak işler yapıyordum. Sesimi herkes biliyor, ama gizli ses olduğum için ismen bilinmiyorum. Bilinmediğin için de tabii konser vermek zor oluyor. Sevgili arkadaşım, kanun sanatçısı Hakan Güngör, “tekli single’lar yerine sen uluslararası platformlar için bir proje albüm yap” dedi. Benim de hayalimdir. “Öyleyse antik aryaları Türk enstrümanları ile yorumlayacağım” dedim. Bunu da sevgili arkadaşım kompozitor Oğuzhan Balcı’ya açtım. Oğuzhan sağ olsun, örneği olmayan bu zahmetli albüm çalışmasının düzenlemelerini yaptı. Tabii Türk enstrümanları ile Batı’nın icrası çok zor oldu. Birbirinden kıymetli müzisyen arkadaşlarım, hepsi uluslararası platformlarda işlerini en iyi şekilde icra ediyorlar. Sağ olsunlar kırmadılar, kanun, tanbur, ud, ney ve klasik kemençeyle dokuz eserin kaydını iki günde yaptık ve hep birlikte başarılı bir albüme imza attık.
Bu proje albümümde, sanatıma olan inancından ötürü yanımda maddi manevi desteği olan kıymetli Aydan Kanatlı’ya da sonsuz teşekkür ediyorum.
Albüm, 07.07.2023’te DMC Production’dan çıktı. Bu tarihin uğurlu geldiğine inanıyorum.
- Peki bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz? Yakında konser programınız var mı?
Şu anda tek önemsediğim şey bir sanatçı olarak uluslararası platformda sesimi duyurmak, şarkılarımı söylemek, konserler vermek. Popüler bir şeyler yap, TikTok’ta gündem ol, deniliyor, ancak ben onun sanatçısı değilim ki. Çağ değişiyor zaman neyi getirir bilmiyorum da…
Hani olacaksa küçük kitlede olsun ama kendi işimi yine yapayım. Ama maalesef böyle bir dönemden geçiyoruz, ancak ünlü olursan seni senfoniye solist olarak çağırıyorlar ya da herhangi özel bir oluşuma… Benim içimi acıtan da bu. Türk müziğinin dünyada tanınmasına katkı sağlamak istiyorum, operada sadece Türk enstrümanlarını kullanmamdaki niyetim de bundan dolayıydı. Bundan sonrası için yine çizgimde devam etmek istiyorum.
Önümüzdeki dönem için konser takvimimizi oluşturmaya çalışıyoruz. Eylül ayında Köln’de verdiğim konserin ardından, 27 Ekim’de Türkiye Dusseldorf Başkonsolosluğu’nun daveti üzerine, Cumhuriyet‘imizin 100. yılı münasebetiyle yapılacak olan Resepsiyonu’nda bir dinleti yaptım.
Cumhuriyetimizin 100. Yılı münasebeti ile kıymetli Dusseldorf Başkonsolosumuz Ali İhsan İzbul’un tarafından düzenlenen davet nefis bir Cumhuriyet Resepsiyonu ile gerçekleşti… Cumhuriyetimizin 100.yılında çok sevgili Nihan Ulutan’ın piyanosu eşliğinde, sesimle var olmak ayrı bir gururdu.
Emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum, teşekkür ediyorum. Birbirinden değerli insanlarla tanışmak da ayrıca kıymetliydi. Cumhuriyetimizin 100.Yılı Kutlu Olsun. Sevgiler…
Röportaj: Tuncay Bilecen
[…] Kaynak: Londra Gündem […]