Yeni tip koronavirüsün Delta varyantı dünyayı kasıp kavuruyor. Virüsün yol açtığı Covid-19 hastalığına karşı geliştirilen aşılar da salgından çıkışın tek yolu olarak gösteriliyor.
Dünya genelinde Covid-19 karşı 4 milyar 480 milyon doz aşı uygulanmış olsa da hâlâ aşı olmayı reddedenler bulunuyor. Salgının başlangıcından bu yana evden çalışma yöntemini benimseyen dünya devi şirketler aşılamayla birlikte sonbaharda ofise dönmeyi planlıyordu. Ancak vaka sayısının tekrar artışa geçmesi üzerine bazı şirketler de aşı olamayan çalışanlarıyla ilgili “zorlayıcı” yeni kararlar aldı.
Facebook, Google’ın da aralarında bulunduğu dev şirketler, çalışanlarını aşı olma yönünde telkin ederken ABD merkezli medya şirketi CNN International konuyu bir adım öteye götürdü ve Covid-19 aşısı yaptırmayan 3 çalışanının işine son verdi. Ardından ABD’nin havayolu şirketi United Airlines ise çalışanlarına aşı yapmayı zorunlu kıldı.
Avrupa Birliği’ne üye birçok ülke ise protestolara rağmen “aşı kartını” yürürlüğe soktu ve yaptırmayanların hayatını daha da zorlaştıracak yasakları konuşmaya başladı.
Türkiye’de henüz “aşı zorunluluğu” getirilmese de bazı kurumlar ve işletmeler aşılarını yaptırmayan vatandaşların kapalı alanlara girişlerini kısıtlayacağını duyurdu. Ancak Saran Holding dün bir açıklama yaptı ve bünyesinde çalışan personele 15 Eylül’e kadar aşı yaptırmaları için süre verdi. Holding, bu süreye kadar aşı yaptırmayan çalışanlarıyla yollarını ayıracaklarını duyurdu. Bahçeşehir Koleji İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel ise aşı olmayan çalışanlarıyla yollarını ayıracaklarını açıkladı.
Milliyet gazetesinden Meltem Günay’ın haberinde aşının zorunlu hale getirilip getirilemeyeceğini ve işten çıkarılma nedeni olup olmayacağını hukukçular yanıtladı.
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, 3. doz aşısını olduğunu vurgulayarak şunları dedi:
“Aşı olmak gerektiğini düşünen biriyim. Ancak insan vücudu da olsa başka türlü de olsa temel hak ve özgürlükler kısıtlanacak ise yani aşı zorunlu hale getirilecek ise kanun çıkarılması gerekiyor. Çıkarılacak bu kanun da Anayasa’ya uygun olmayabilir. Bu başka bir tartışma. Zaten Anayasa Mahkemesi’nin geçmişte zorunlu aşı uygulamasıyla ilgili böyle bir düzenleme yapılması halinde bunun Anayasa’ya aykırı olduğuna ilişkin bir kararı da var. Dolasıyla temel hak ve özgürlükleri kısıtlanmasına ilişkin bu türden uygulamaların mutlaka kanun yoluyla alınması lazım.
Zorunlu aşı uygulamasının kanunla düzenlenmesi gerekir ama Anayasa’ya aykırı olur. İş Kanunu açısından bakarsak, bu nedenle işine gidemeyen kimse kıdem tazminatını alarak ayrılmak gibi bir hakka sahip olabilir, işe iade davaları söz konusu olabilir. ‘Aşı olmadığın için biz seni işe kabul etmiyoruz’ gibi bir durumda işverenin bunları göze almış olması gerekiyor. Ayrıca temel hak ve özgürlükleri kısıtladığı için başka tazminat davalar da söz konusu olabilir. İşveren ‘Maddi sonuçlara katlanacağım’ diyerek işten çıkarabilir ama bu haklı fesih olmaz.”
İşverenin evden çalışanlar için aşı zorunluluğu getiremeyeceğini söyleyen Durakoğlu, “Evden çalışma zorunluluğunu ancak işveren getirebilir. Aşı olmaya da zorlanamaz. İşveren işçiyi evden çalıştırırken de ‘Sen aşı olmadın, o yüzden evden çalış’ da diyemez. Aşıyı da gerekçe gösteremez” dedi.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tolga Şirin de aşı uygulamalarının Anayasa’daki özel yaşama saygı hakkının bir parçası olduğunu vurguladı.
“Bu hak mutlak değildir ve meşru amaçlarla ölçülü müdahaleler gerçekleşebilir” diyen Şirin, devamında da şunları dedi:
“Bu meşru amaçların içinde genel sağlığın korunması kadar, işverenin ve diğer işçilerin çalışma ve sözleşme hürriyetlerinin gerekleri de yer alır. Dolayısıyla kişilerin aşıya zorlanması kategorik ve ölçüsüz olmadıkça mümkündür. İş ilişkilerini konuşuyorsak, işçilerin diğer işçiler veya müşterilerle teması var mı, bunlara bakmak gerekebilir. Eğer bu türden risk faktörleri varsa çalışanlar aşı olmaya zorlanabilir, aşı olmuyorlarsa iş akdi ‘geçerli’ sebeple ve tazminatı ödenerek feshedilebilir. Fakat bu türden risk etmenleri taşımayan çalışanlar için böyle bir zorlama yapılamaz.”
TOBB ETÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Milliyet gazetesi Yazarı Prof. Dr. Cem Kılıç, bir kişi “Aşı olmadı” diyerek işten çıkarılsa mahkemenin o kişiyi işe iade edeceğini ve tazminata hükmedeceğini söyledi:
“Ayrıca bu kişi ‘ayrımcılık tazminatı’na da başvurarak neredeyse bir yıllık tazminatını isteyebilir. Kesin olarak bir kişiyi ‘Aşı olmadı’ diyerek işten çıkarmak mümkün değil. Aşıyı zorunlu hale getirirlerse bunun da insan haklarına uygun olmadığı kanaatindeyim. Aşıyı savunan bir kişi olarak söylüyorum, özgürlüklere aykırıdır. İnsan hakları bağlamında cebri hale getirmek mümkün değildir. Toplum kamu sağlığı nedeniyle hükümet böyle bir karar alırsa da insanlar buna uymak zorunda. Uymayanları işten çıkarma o zaman gündeme gelir. Şirketler böyle bir karar aldığında maddi yükümlülüğünü de yerine getirmeyi de göze almış olur.”