Prof. Dr. Yıldız; “Bu hastaların daha da dikkatli olması gerekiyor. Muhtemelen bu hastaların evde ağrıları ya da şikayetleri devam ederken, kalp krizi geçirdiklerini ya da vefat ettiklerini düşünüyoruz. Dolayısıyla kalp ve damar hastalıkları kişilerin, şikayetleri olması halinde hastaneye başvurmaları gerekiyor” diye konuştu.
Dünyada ve Türkiye’de kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümler birinci sırada. Kalp ve Damar hastalıklarına sahip kişilerin, düzenli olarak muayene olması ve takip edilmesi hayati önem taşıyor. Ancak koronavirüs salgını nedeniyle kalp damar hastası pek çok kişi, virüse yakalanma korkusuyla ciddi şikayetleri dahi olsa hastanelere başvurmaktan çekiniyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Kardiyoloji Enstitüsü Kardiyolojik Temel Bilimler Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yıldız, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre kardiyoloji bölümüne başvuruların oldukça azaldığını ve muhtemelen kişilerin evde kalp krizi geçirdiğini ya da vefat ettiğini dile getirerek, kalp hastalarının Covid-Free yani Covid hastalarının bakılmadığı hastanelere çekinmeden başvurabileceğini söyledi.
Bu hastaların kontrol ve tedavilerinin aksatılmadan yapılması gerektiğini ifade eden Yıldız, “Geçen yıl aynı döneme göre karşılaştırdığımız zaman, 2019 Mart-Ağustos aylarındaki hasta verilerimize göre acil servise yaklaşık 6 bin hasta gelmiş ancak bu dönemde baktığımız zaman 3-4 bin rakamını görüyoruz. Polikliniğe baktığımız zaman geçen yıl aynı dönemde Mart-Ağustos arasında 32 bin hasta bakmışken, bu yıl Covid döneminde 18 bin hastanın olduğunu görüyoruz. Bu poliklinik ve acil kısmı, bir de anjiyo kısmına değinmek istiyorum. Geçen yıl aynı dönemde yaklaşık 2 bin anjiyo yapmışken, bu yıl bu sayının 300 civarında olduğunu görüyoruz” dedi.
Koronavirüs salgını nedeniyle çeşitli şikayetleri olan hastaların, hastanelere başvurmaktan çekindiklerini söyleyen Prof. Dr. Yıldız, şunları söyledi:
“Önümüzdeki günlerde Covid ile ilgili gerek ulusal, gerek yurtdışındaki, gerekse dünya sağlık örgütlerinin verileri, pandemi sürecinin devam edeceği yönünde. Dolayısıyla kalp ve damar hastalıkları olan hastaların yaklaşımı, nasıl bir tutum sergilemesi gerektiği önemli. Geçen yılki verilere göre bu yıl mart ve ağustos aylarında, hasta sayılarımızda azalma var. Kardiyak Acil Servimizde, yüzde 25-30 oranında azalma olduğunu söyleyebiliriz. Halbuki kalp ve damar hastalıklarına bağlı Covid ölümleri daha fazla. Bu hastalar, özellikle 65 yaş üstü olanlar, enfeksiyon nedeniyle hastane ortamında bulunmak istemiyor. Ancak bu hastaların daha da dikkatli olması gerekiyor. Muhtemelen bu hastaların evde ağrıları ya da şikayetleri devam ederken, kalp krizi geçirdiklerini ya da vefat ettiklerini düşünüyoruz. Dolayısıyla kalp ve damar hastalıkları kişilerin, şikayetleri olması halinde hastaneye başvurmaları gerekiyor.”
Prof. Dr. Yıldız, “Biz İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa olarak, kurumumuza bağlı hastaneleri Covid-Free hastane ve covid hastanesi olarak ayırmıştık. Cerrahpaşa Covid merkezinin olduğu bir hastane. Burası ise, sadece Kardiyoloji hastanesi ve biz Covid-Free hastaneyiz. Yani Covid hastalarının bakılmadığı bir hastane burası. Ama Covid’li bir hastanın tabii ki kardiyak bir sıkıntısı varsa, tedavisini yaparak, Covid’le ilgili servise yönlendirilmesi şeklinde çalışıyoruz. Ancak burası Covid-Free bir hastane olduğu için, hastalarımızın güvenle gelebileceği, güvenle acil servisimize başvurabileceği bir merkez” ifadelerini kullandı.
Dünyada ve ülkemizde, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümler birinci sırada olduğunu dile getiren Yıldız, şöyle devam etti:
“Özellikle belli bir yaş grubunun üzerinde bu daha da sık. Böyle olunca, kalp ve damar hastalarının takipleri önemli. Düzenli olarak takip edilmesi gerekiyor. En azından 6 ayda bir, yılda bir defa takibi olması gerekiyor. Bu hastalarımızın tedavilerinde herhangi bir gecikme olmaması gerekiyor. Göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı gibi mevcut şikayetlerinde artma olduğu takdirde, direkt hastaneye gelmeleri gerekiyor ki zamanında tedavisi yapılsın. Biz bu süreçte anjiyo yaptığımız hastalarda, kalp krizi ya da göğüs ağrısıyla gelen hastalarda şunu gördük; daha gecikmiş vakalar. Covid öncesindeki dönemde hastalar daha erken geldiği için damar özellikleri daha farklıyken, bu kovid döneminde evde uzun süre beklemeleri, normalde yarım saat, bir saatte gelirken 6-12-24 saat ya da birkaç gün evde bekledikleri için anatomi dediğimiz damarın yapısı da, pıhtının özellikleri değişmiş oluyor. Bu da bu hastaların tedavisini zorlaştırıyor. O bakımdan ısrarla şikayetleri devam eden hastalarımızın bir an önce 112’ye veya acil servisimize başvurması gerekmektedir.”
Kalp pili takılan hastaların belli düzenli aralıklarla kalp pillerinin kontrol edilmesi gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Yıldız, “Malum, kalp pili taktığımız hastalarda belli süre sonra kalp pilinin yenilenmesi gerekebilir. O bakımdan özel cihazlarla, kalp pilinin süresinin ne kadar kaldığı kontrol ediliyor. O bakımdan o hastaların da belli periyodlarla hastanelerimize gelmelerinde fayda var. Kurumumuzda zaten telefon sistemi ile randevu alınıyor. Kalp pili için ayrı bir polikliniğimiz var. Oradan randevu alıp, zaman kaybetmeden, hızlı bir şekilde muayeneleri ve kontrollerini yapıp, hastaneden güvenli bir şekilde uzaklaştırıyoruz” dedi.
Kendilerine başvuran hasta rakamlarındaki değişimlerden bahseden Prof. Dr. Yıldız, şu verileri paylaştı:
“Geçen yıl aynı döneme göre karşılaştırdığımız zaman, 2019 Mart-Ağustos aylarındaki hasta verilerimize göre acil servise yaklaşık 6 bin hasta gelmiş, ancak bu dönemde baktığımız zaman 3-4 bin rakamını görüyoruz. Polikliniğe baktığımız zaman geçen yıl aynı dönemde Mart-Ağustos arasında 32 bin hasta bakmışken, bu yıl Covid döneminde 18 bin hastanın olduğunu görüyoruz. Bu poliklinik ve acil kısmı, bir de anjiyo kısmına değinmek istiyorum. Geçen yıl aynı dönemde yaklaşık 2 bin anjiyo yapmışken, bu yıl bu sayının 300 civarında olduğunu görüyoruz. Bu anjiyolar ayaktan göğüs ağrısı ile gelen hastalar değil, kalp krizi ile gelen hastalar. Bu şu anlama geliyor, kalp krizleri mevsimsel ya da aylara göre değişiklik gösterebilir ancak bu kadar majör bir değişikliğin olmaması gerekiyor. Bu tabloda yüzde 40-50 gibi azalmalar var. Peki bu hastalar ne oluyor? Bu hastaların büyük kısmı muhtemelen evde ya kalp krizi geçiriyorlar ya da evde kaybediyoruz.”