1. Haberler
  2. Kültür Sanat
  3. Günün kitapları…

Günün kitapları…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Büyülü yelpazenin avı başlıyor

BORİS Akunin’den YİN VE YANG- Bir Erast Fandorin Romanı. Erast Fandorin’in maceraları henüz bitmedi! Nadir Doğu eserleri koleksiyoncusu, milyoner Sigizmund Boretski’nin ölümünün ardından Moskova’daki malikânesinde vasiyeti okunuyor. Bir tarafı Yang hiyeroglifiyle beyaz, diğer tarafı Yin hiyeroglifiyle siyah olan, dünyayı daha iyi ya da daha kötü hale getirebilecek büyülü yelpazenin avı başlıyor. Aynı hikâye, birbirine benzeyen ama tamamen farklı iki dünyaya ait iki versiyonda anlatılıyor. Bu dedektif hikâyesinde soruşturma Erast Fandorin tarafından sürdürülürken uşağı Masa da ona eşlik ediyor.  Yin ve Yang birçok kez sahnelendi. 184 SAYFA. (ALFA YAYINCILIK)  

 

Ekranın sosyal ağlarla birleştiği yıla uzanan yazılar

heka reklam heka

UMBERTO Eco’dan TELEVİZYONA DAİR. Araştırmacı, yazar, filozof, köşe yazarı, göstergebilimci, yayıncılık dünyasının önemli aktörü olmanın yanı sıra İtalyan radyo televizyonu RAI’nin kamu hizmeti yayıncılığında da görev almış yazarın televizyona, televizyon diline, televizyonun devreye soktuğu iletişim biçimlerine ve bu iletişim biçimlerini destekleyen teknolojilere, televizyonun ürettiği hayal gücüne, bunun sonucunda ortaya çıkan kültürel, estetik, etik, eğitsel ve özellikle de politik neticelere yönelik yazıları yaklaşık 60 yıl gibi geniş bir zaman aralığında kaleme alındı.

568 SAYFA. (CAN YAYINLARI)

 

4 gün 3 gecelik bir zaman dilimini kapsayan roman

AYŞE Kulin’den 4 GÜN 3 GECE. “Gece ertesi sabaha kavuştuğunda Türkiye Cumhuriyeti’nde yeni bir dönem başlamıştı.” 27 Mayıs 1960. Ülkedeki tüm vatandaşlar askerî darbe haberiyle uyanıyor sabaha. Sokaklarda tanklar, radyodan yükselen bültenler, düşmeyen telefonlar, ulaşılamayan dostlar… Usta romancı, tek mekânda kurguladığı ve dört gün üç gecelik bir zaman dilimini kapsayan romanında, 1960 darbesini, okurunu sıradan görünen ama içinde hiç de sıradan olaylar yaşanmayan bir apartman dairesine konuk ederek anlatıyor. 160 SAYFA.
(EVEREST YAYINLARI)

 

Resim sanatımız erken kuşaklara borçludur

ŞEREF Bigalı’dan RESİM SANATI. Yaşantının her parçasına sanatçı gözüyle bakmak ve o anı içinden taşan yaratıcılıkla tuvalde görselleştirerek saptamak. Doğaya duyulan hayranlığı, doğanın küçücük dönemeçlerini, beklenmedik değişimlerini, yalın görünümlü derinliklerini resmetme sanatının ustalara sunduğu o özgün sezgiyle ifade etmek. Yazarı böyle betimleyebiliriz. Resim sanatımız erken kuşaklara çok şey borçludur. Onlar etkileri halka halka genişleyecek yapıtlar ortaya koymuşlardır, sınırları zorlayarak, çeşitli güçlüklere karşı koyarak, sanatlarını uygulamakta ve yaygınlaştırmakta kararlılık örneği vererek… 1925 doğumlu Şeref Bigalı Bergama’dan; Antikitenin parlak mimari ve heykeltıraşlık eserlerinin yanı sıra Osmanlı’nın anıtsal yapılarıyla donanmış bu topraklardan çıkarak İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne gelmiş ve Cemal Tollu (1899-1968) atölyesinden mezun olmuştur. Resmin önemine gönülden inanan ve bu inancı hep taptaze bir hevesle yansıtan sanatçının her yapıtı imgelemimizde yeni katmanlar açacaktır. 560 SAYFA.
(İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI)

 

Kullanışlı siyasi görüşlerin üzerindeki perde kalkıyor

SONER Yalçın’dan TAĞUT- Kutsal Aldanışın Soyağacı. Kimi Sion Liderlerinin Protokollerine… Kimi Cizvitler’in Gizli Talimatlarına… Kimi Barnabas İncil’ine… Kimi Altın Şafak Hermetik Cemiyeti’ne… Kimi Fransız Devrimi’ni İlluminati’nin gerçekleştirdiğine… Kimi Titanik’i masonların batırdığına… Kimi Yahudi bankerlerin Marks’ı solun içine soktuğuna… Kimi Nazilerin tasarladığı UFO ile Hitler’in kutuplara kaçtığına… Kimi Atatürk’ü masonların zehirlediğine inanıyor. Oysa:  Dünyanın gerçek gizemi görünmeyende değil, görünende! Görmek isteyenlere yazdım. Günümüzde farklı olanı incitmemek adına gerçekleri yazmak zorlaştı.. 352 SAYFA.
(KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)

 

Sanat ve kültür hayatımızdaki gelişmeler

FİLİZ Ali’den BİR TUTKUNUN PEŞİNDE CARL EBERT- Genç Cumhuriyet’in Tiyatro ve Opera Serüveni. Ankara’da bir Musiki ve Temsil Akademisi ve bunun devamı olarak Devlet Tiyatro ve Operası’nı kurmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından davet edilen Carl Ebert, 1936’da yazdığı raporla bir yol haritası hazırlar. Bu rapor doğrultusunda kurucu kadroya dahil olan uzmanlarla birlikte son derece disiplinli bir çalışma süreci başlar. Carl Ebert, dört yıl gibi kısa bir sürenin sonunda Türk seyircisine Türkçe olarak oynanan iki opera örneği sunarak Atatürk’e verdiği sözü tuttuğunu gösterir. Kitapta kişisel hayatında derin izler bırakan Carl Ebert’in Ankara’da geçirdiği on bir yılda bir opera kurulması ve opera kültürünün oluşması için yaptıklarını, eğitim anlayışını, çalışma arkadaşlarını ve öğrencilerini anlatırken Cumhuriyet’in ilk yıllarında sanat ve kültür hayatımızdaki gelişmeleri ve bu sürecin aktörlerini de tüm ayrıntılarıyla ele alıyor. 240 SAYFA.
(YAPI KREDİ YAYINLARI)

Günün kitapları…
Yorum Yap
heka reklam heka

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Londra Gundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!