Doç. Dr. Mahmut Muzaffer İlhan, başta bağışıklık sistemi olmak üzere genel vücut sağlığında hayati öneme sahip D vitaminine ilişkin uyarılarda bulundu.
Doç. Dr. İlhan, D vitamininin kanda ve başta kemik olmak üzere tüm dokularda kalsiyum düzeylerinin dengeli bir şekilde korunması için elzem olduğunu belirterek “Vücutta en çok bulunan mineral olan kalsiyumun birçok doku üzerine önemli işlevleri vardır. Başta kemik ve dişlerde bulunan kalsiyum kemiklerin gelişim, büyümesi ve sağlamlığı için mutlak gerekli olan bir mineraldir. Kalsiyum tüm kasların kasılmasında görev alır ve kas kasıldığında sinir uçlarından kalsiyum salınımı olur. Bu kaslara kalp kası ve damarlar da dahildir” diye konuştu.
“Kalsiyum emilimini sağlıyor”
Kalsiyum bozukluklarında kalp rahatsızlıkları ve hipertansiyon gibi sorunların yaşanabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. İlhan, şöyle devam etti:
“Kanın pıhtılaşmasında görev alan önemli moleküllerden biri de kalsiyumdur. Kalsiyum düzeylerinin dengesizliğinin kolesterol bozuklukları ve kolon tümörleri ilişkili olabileceğini gösteren birçok kanıt da mevcuttur. D vitamini vücut için hayati öneme sahip olan kalsiyumun bağırsaktan emilimi ve kanda normal aralıkta tutulması için olmazsa olmaz bir vitamindir. Eğer aktif D vitamini vücutta yeteri kadar bulunmazsa kişi ne kadar kalsiyum alırsa alsın bağırsaktan emilmez. D vitamini sayesinde hem kanda kalsiyum dengesi sağlanır hem de kemiğin uygun şekilde mineralizasyonu yani bir nevi kemiğin çimentolaması sağlam bir şekilde devam ettirilir.”
“Çocukların gelişiminde büyük rol oynuyor”
D vitamininin kalsiyum ve kemik sağlamlığı dışında da önemli işlevlerinin olduğunu söyleyen Doç. Dr. İlhan, “D vitamininin bağışıklık sistemi hastalıklarından, kanserlere, kalp damar sağlığından şeker hastalığına kadar birçok hastalıkla ilişkili olduğu gösterildi. Tip 1 diyabet bağışıklık hücrelerinin pankreasa karşı dengesiz yanıtı sonucu oluşur, pankreas insülin üretemez hale gelir. D vitamini eksikliğinde tip 1 diyabet gelişiminin arttığını gösteren birçok çalışma mevcut. Bir çalışmada D vitamini desteği alan bebeklerde tip 1 diyabet gelişiminin almayanlara göre yüzde 30 azaldığı gösterildi. Bu yüzden çocuklarda D vitamininin yeterli seviyede olması hem büyüme, gelişmede hem de çeşitli hastalıkları önlemede büyük önem taşır. Astım hastaları açısından da D vitamini düzeyleri önemlidir. Bazı çalışmalarda D vitamini hem astım gelişiminde hem de tedavisinde önemli bir faktör olarak görülür. Bazı enfeksiyon hastalıkları için D vitaminin rolü konusunda çalışmalar sürüyor. Bunlardan en ilginçlerinden birisi tüberküloz (Verem) ve D vitamini arasındaki ilişkidir. Bazı küçük çaplı çalışmalarda tüberküloz tedavisinde D vitamininin ek fayda sağlayabileceği gösterilmiş olsa da daha güçlü araştırmalara ihtiyaç vardır” ifadelerini kullandı.
“En önemli kaynağı güneş”
D vitaminin en önemli kaynağının diğer vitaminlerden farklı olarak güneş olduğunu belirten Doç. Dr. İlhan, “D vitamini insanın evren ile en önemli ilişkilerinden birini oluşturur. D vitamini insana “eve kapanmayıp, güneşle ilişki kurması” mesajını verir. D vitamini aktivasyonunun vücutta birinci basamağı deride başlar. Deride güneş ışınları ile çeşitli reaksiyona giren D vitamini, karaciğerde 2’nci aktivasyona, böbrekte ise 3’üncü aktivasyona uğrar. D vitamini üretiminde aşırılık ve eksiklik deri, karaciğer ve böbrek gibi dokularda aktivasyon mekanizma ve frenlemeleri ile kontrol altına alınmıştır. Bu büyüleyici ve muazzam sistemin basamaklarındaki herhangi bir yetersizlik (güneş alamama, karaciğer veya böbrek yetmezliği gibi) D vitamini eksikliğiyle başlayan bir dizi sorunun tetikleyicisi olur” dedi.
“Yumurta sarısı, süt, balık, karaciğer tüketilebilir”
Doç. Dr. İlhan, tavsiyelerini şu şekilde sürdürdü:
“Yapılan çalışmalara göre günde en az 30 dakika yüz, el ve ayakları içerecek şekilde saat 10.00 ila 15.00 arasında güneşlenmek D vitamini ihtiyacının büyük kısmını karşılar. Deride uygun D vitamini sentezi için güneşle cilt arasında cam, plastik gibi engel olmamalı ve koruyucu kullanılmamalı. Güneşten vücudumuzun üreteceği D vitamini güneş gören vücut alanı, güneş ışının dik açıyla geldiği bir ülkede yaşanması (ekvatora doğru daha çok gibi), gün içinde güneş alınan saati (öğle vakti daha çok), kişinin ten rengi ve cilt özellikleri gibi birçok faktöre göre değişim gösterir. Uygun zaman ve şekilde güneşlenmek D vitamini ihtiyacının yüzde 90’ını karşılar. Hatta yazın yeterli şekilde alınan D vitamininin depolanıp 6 aya kadar yeterli gelebileceği çeşitli çalışmalarda gösterildi. Sanılanın aksine D vitamini ihtiyacının sadece besinlerle giderilmesi mümkün değil. Yumurta sarısı, özellikle uskumru, somon ve sardalye gibi balık türleri, karaciğer, süt D vitamininden en zengin besinler olarak sayılabilir.”