Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden nörobilimci Don Arnold, ölen insanların bazı anılarını geri getirmenin mümkün olabileceğini iddia etti.
Live Science’a konuşan Arnold, hafızanın nöron grupları tarafından kodlandığını, yani bir şey deneyimlediğimizde veya hatırladığımızda aktive olan hücreler olduğunu belirtti.
Özellikle, kısa ve uzun vadeli hafızalar hipokampüste oluşurken, diğer duyusal ayrıntılar parietal lob ve duyusal korteks gibi çeşitli bölgelerde depolanıyor.
Bu nöronlar birlikte çalıştıklarında, bir hafızanın biyolojik ayak izi olarak görülebilecek “engram” adı verilen fiziksel bir iz oluşturuyor.
Bu enagramlar hayvanlarda kapsamlı bir şekilde incelendi. Daha önce araştırmacılar farelerin beyinlerindeki engramları başarıyla tanımlamıştı. Örneğin, Nature’da yayınlanan 2012 tarihli bir çalışma, korku anısıyla ilişkili belirli beyin hücrelerini ortaya çıkarmıştı.
Ancak Arnold, beynin karmaşıklığı nedeniyle bu hafıza izlerini insanlarda tanımlamanın çok daha zor olduğunu da ekledi.
Hafızayı geri getirmenin zorlukları
Ölen bir kişinin beyninden bir anıyı geri getirmek için bilim insanlarının önce o anı ile ilişkili belirli nöron grubunu bulmaları gerekiyor.
Bu süreç ayrıca nöronlar arasındaki karmaşık bağlantı ağını anlamayı da gerektiriyor. Bu bağlantılar beynin farklı bölgelerine yayılabilir. Anıların statik olmadığı düşünüldüğünde görev daha da karmaşık hale geliyor.
Arnold’un açıkladığı gibi, anılar zamanla evrimleşiyor ve pekiştirildikçe beynin farklı bölgeleri arasında geçiş yapabiliyor.
Arnold, “Başlangıçta, orijinal olay sırasında aktif olan nöronlar bir engram oluşturuyor,” diyor.
“Ancak zamanla, anıların beyinde pekiştirildikçe farklı yerlere hareket ettiğine dair kanıtlar var.”
Başka bir deyişle, anılar tek bir noktada kilitli değil. Aksine akışkanlar ve bu da hatırlamayı çok daha zor hale getiriyor.
Tam deneyim yeniden oluşturulamayabilir
Kaliforniya Üniversitesi, Davis’teki Bellek ve Esneklik programının yöneticisi Charan Ranganath ise, “Hafıza çok yeniden yapılandırıcıdır, yani bir olayın parçalarını ve bölümlerini hatırlarsınız, ancak aslında tamamını anlamazsınız,” dedi.
Livescience’a konuşan bilim insanı, bir anıyla ilişkili nöronları tanımlayabilmelerine rağmen, yaşandığı gibi tam deneyimi yeniden yaratamayacaklarını belirtti.
Örneğin, bir doğum günü partisine katılan bir kişi, çikolatalı pasta yediğini ve saklambaç oynadığını hatırlayabilir, ancak büyük ihtimalle tüm misafirleri veya o gün yağmur yağıp yağmadığını hatırlamayaz. Beyin, bu boşlukları mevcut bilgileri kullanarak dolduruyor ve geride olayın bir izlenimini bırakıyor, ancak tüm, kesin deneyimi bırakmıyor.
Ranganath, “Anılarımıza her türlü anlam ve bakış açısını yüklüyoruz. Bunlar mutlaka olayı yansıtmak zorunda değil,” ifadelerini kullandı.
“Geçmişi tekrar canlandırmıyoruz, sadece geçmişin nasıl olabileceğini hayal ediyoruz.”