Üç yaşındayken Mars’a gitmeyi hayal edebilmek…

Aileden Okula ve Bilge Kutu’nun kurucularından psikolojik danışman Yelda Arslan, Londra Gündem okurları için kaleme aldı…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yakın zamanda, Alyssa Carson isimli 19 yaşındaki Amerikalı bir gencin, 2033 yılında Mars’a yapılması planlanan ilk insanlı yolculukta görev alması için eğitildiği haberine denk geldim. Kendisi, Kanada ve Türkiye’deki Uzay Kampları da dahil, tüm uzay kamplarına katılmış olan tek kişi! Ayrıca “Advanced Space Akademy”den mezun olmuş en genç kişi unvanına sahip.

Merak edip kendisi hakkında biraz daha araştırınca, yaptığı bir TEDx konuşmasına denk geldim. Konuşmasında, daha 3 yaşındayken astronot olup Mars’a gitmenin hayallerini kurduğundan bahsediyordu. O zamanlar ilgiyle izlediği “The Backyardigans” isimli bir çizgi filmin bu hayalde etkili olduğunu, o gün bugündür de hayaline ulaşabilmek için gerekli her adımı attığını ve çok çalıştığını anlatıyordu. Bu öyle bir çalışmak ki, hayalini gerçekleştirmek uğruna, akranlarının yapmaktan keyif aldığı pek çok etkinliğe katılamadığının da altını çiziyordu konuşmasında.

Şu kısacık paragrafta özetlemeye çalıştıklarım, hem bir ruh sağlığı çalışanı, hem de bir anne olarak pek çok düşüncenin zihnimde belirmesine neden oldu. Hepimizin bildiği bir gerçek var ki, her çocuk hayal kurar. Hatta çocukların en iyi yapabildikleri şeylerin başında gelir hayal kurmak. Peki her çocuk, Alyssa’nın deneyimlediği gibi hayallerini ilgiyle dinleyen ve bu heyecana ortak olan bir ebeveyne sahip midir? Hele ki bu, Mars’a gitmek gibi gerçekleşme olasılığı düşük bir hayalse…

Bu başarı öyküsündeki tek önemli nokta, hayal edebilmek ya da bu hayalin desteklenmiş olması değil bence. Burada azim var, sebat var, çok çalışmak var, fedakarlık var, kim bilir kaç kere hata yapıp hayal kırıklığı yaşamasına rağmen çevresindeki yetişkinler tarafından “sorun değil, olur böyle şeyler hayatta” diyerek desteklenmek, yüreklendirilmek var. Hatta kuvvetle muhtemel, ekran karşısında çocuğunun maruz kaldığı içerikler konusunda ebeveynin bir farkındalığı ve kontrolü var.

heka reklam heka

Biz yetişkinlerin çocuklarımızın hayallerine ortak olabilme arzusu, çocukken bizim hayallerimize ne kadar kıymet verildiği ile yakından ilişkilidir. Sahi siz çocukken neler hayal ederdiniz? Kaçınız bir zamanlar kurduğu hayalini gerçekleştirebildi? Ya da bu satırları okurken, bir zamanlar hayal kurduğunu bile unutmuş olanlar var mı aramızda? Peki ya çocuklarımız… Onların hayallerinin peşinden koşabilmeleri için ne yapıyoruz ya da yapmalıyız?

Her şeyden önce, sınır koymadan hayal edebilmelerine izin vermeli çocukların. Tarih boyunca icat edilmiş her nesnenin, bir zamanlar birileri tarafından hayal edildiğinin bilinciyle… Bir yaşam amacına sahip olmaları konusunda desteklenmeli çocuklar. O amaca ulaşabilmek için çok çalışmak gerektiği vurgulanmalı yeri geldikçe. Düştükleri zaman ayağa kalkıp yollarına devam edebilmeliler, başarısız olduklarında “şimdilik olmadı” diyebilmeliler. Pes etmemeliler hemen, odak noktamız onların eylemlerinin sonucu olmamalı; süreçteki çabaları görülmeli çocukların ve yüreklendirilmeliler her daim. Eleştirel düşünebilmelerine, karşılaştıkları durumları olduğu gibi kabul etmek yerine, sorgulamalarına izin vermeli çocukların. Ne helikopter ebeveyn olmalı, ne de aşırı baskıcı bir tutum izlemeli. 3 yaşında bile olsa, yaşamları ile ilgili alabilecekleri sorumluluklar, verebilecekleri kararlar olmalı çocukların. Akıldan çıkarmamalı ki, yaşamı ile ilgili karar vermesi için fırsat verilen çocuklar, gün gelip daha büyük kararları zorlanmadan alabilen yetişkinler olacaklar.

Sevmeli çocukları, hem de çok sevmeli. O kadar sevmeli ki, yaşamda kendi yollarını çizmelerine izin vermeli…

Üç yaşındayken Mars’a gitmeyi hayal edebilmek…
heka reklam heka

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Londra Gündem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!