Bir duygu durum bozukluğu olan depresyon, hayat kalitesini düşüren, duygu ve düşüncelerinin yanı sıra davranışları da olumsuz yönde etkileyen psikolojik bir rahatsızlık. Ve yapılan yeni bir uluslararası araştırmaya göre bu yedi sağlıklı alışkanlıkla depresyondan kaçınmak mümkün.
Çalışmada, yedi sağlıklı alışkanlığın, genetik olarak yatkın olanlarda bile depresyon riskini azaltabildiği ortaya çıktı.
Araştırmacılar, insanlara okul çağından itibaren iyi bir gece uykusu almanın, ölçülü alkol tüketmenin, sağlıklı beslenmenin ve düzenli egzersiz yapmanın öğretilmesi gerektiğini söylüyor. Ayrıca sigara içmekten kaçınmanın, oturarak çok fazla zaman harcamamanın ve sosyal olmanın da oldukça önemli olduğuna dikkat çekiyorlar.
Cambridge Üniversitesi ve Çin’deki Fudan Üniversitesi’nden araştırmacıların da bulunduğu uluslararası bir ekip tarafından gerçekleştirilen araştırmada yaşam tarzı ve sağlık bilgileri içeren bir araştırma veritabanı olan Birleşik Krallık Biobank’tan yaklaşık 290 bin kişiye ait veriler kullanıldı. Ve bunlardan 13 bininde depresyon vardı.
7 ALTIN KURAL
Cambridge’deki psikiyatri bölümünden Dr. Christelle Langley şunları söyledi: “Sağlıklı bir yaşam tarzının fiziksel sağlığımız için önemli olduğunu düşünmeye alışkınız, ancak bu, zihinsel sağlığımız için de aynı derecede önemli. Beyin sağlığımız ve algımız için önemli olmakla beraber dolaylı olarak daha sağlıklı bir bağışıklık sistemini ve daha iyi bir metabolizmayı da teşvik eder.”
İşte depresyonu önleyen yedi sağlıklı alışkanlık…
- Gece yedi ila dokuz saat arasında uyumak.
- Sosyal ilişkiler içinde bulunmak.
- Alkol tüketiminde aşırıya kaçmamak.
- Sağlıklı beslenmek.
- Düzenli olarak fiziksel aktivitelere yer vermek.
- Sigara içmemek.
- Oturarak çok fazla zaman harcamamak.
“OKULLARDA BAŞLAMALI”
Fudan Üniversitesi ve Warwick Üniversitesi’nden Profesör Jianfeng Feng şunları söyledi: “Depresyonun ergenlik veya genç yetişkinlik gibi erken bir dönemde başlayabildiğini biliyoruz, bu nedenle gençleri sağlıklı bir yaşam tarzının önemi ve bunun ruh sağlığı üzerindeki etkisi konusunda eğitmek okullarda başlamalı.”
Araştırmacılar aynı zamanda bu alışkanlıkların faydalarını da incelediler ve katılımcıları kaç tanesine uyduklarına bağlı olarak “olumsuz, orta ve uygun” olarak üç gruba ayırdılar.
En az sağlıklı grupla karşılaştırıldığında, orta kategoridekilerin depresyona yakalanma olasılığı yaklaşık yüzde 41’ken, uygun olarak isimlendirdikleri ve çok daha sağlıklı alışkanlıklara sahip olanların ise yüzde 57 daha azdı.
Bazı genlerin depresyona yakalanma riskini artırdığı bilindiğinden ekip, katılımcılara taşıdıkları genlerin sayısına göre bir risk puanı da verdi. En düşük genetik risk puanına sahip olanların, en yüksek puana sahip olanlarla karşılaştırıldığında depresyona yakalanma olasılığının yüzde 25 daha az olduğu ortaya çıktı.
YAŞAM TARZI GENETİK YATKINLIĞIN ÖNÜNE GEÇTİ
Cambridge’in psikiyatri bölümünden Profesör Barbara Sahakian şunları söyledi:
“Her ne kadar DNA’mız depresyona girme riskimizi artırabilse de sağlıklı bir yaşam tarzının potansiyel olarak daha önemli olduğu görülüyor. Bu yaşam tarzı faktörlerinden bazıları üzerinde bir dereceye kadar kontrolümüz var, bu nedenle bunları iyileştirmenin yollarını bulmaya çalışmak – örneğin iyi bir gece uykusu çektiğimizden emin olmak ve arkadaşlarımızı görmek için dışarı çıkmak – insanların yaşamlarında gerçek bir fark yaratabilir.”
Araştırmacılar ayrıca sağlıklı bir yaşam tarzının depresyon riskini azalttığı gibi bağışıklık yetersizliği ve beyin sağlığı ile de ilişkili olduğunu gözlemlediler.
